Organ Bağışında "Aile Onayı" Kaldırılsın. Birçok İnsanın Hayatı Kurtulsun!

Organ Bağışında "Aile Onayı" Kaldırılsın. Birçok İnsanın Hayatı Kurtulsun!

Öncelikle merhaba, ben Fatoş. 16 yıldır kronik böbrek yetmezliğiyle mücadale ediyorum. Daha önce diyaliz kelimesini bile hayatımda duymamışken, bir günde hastaneye yatırılıp, boynumdan kateter açıldı, apar topar diyalize girdim ve aylarca hastanede kaldım. Daha sonra hayatım, genç yaşımda okulu bırakmak zorunda kalıp haftanın 3-4 günü diyalize girmekle geçti.
Bu süreçte maalesef ülkemizde organ bağışının azlığı nedeniyle çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini öğrendim. Ayrıca ülkemizde organ bağışı yapan insan sayısı zaten az. Az sayıda bağışçının da bağışı her zaman gerçekleşmiyor. Neden mi? Çünkü bir kişi yaşamında organlarını bağışlamış olsa bile, tıbbi ölüm gerçekleştikten sonra ailesinin tekrar onay vermesi gerekiyor ve o noktada çok sayıda aile vazgeçiyor. Bunun sebebiyse, yanlış inanışlar ve yeterli derecede aktıralamayan bilgi eksikliği.
Bu kampanyayla talebim, öncelikle organ bağışı yapmış kişilerin tıbbi ölümü gerçekleştikten sonra aile onayı gerekliliğinin kaldırılması.
Böbrek naklinin, biz diyaliz hastaları için ne kadar hayati olduğunu tahmin edemezsiniz. Dediğim gibi, ben de başlangıçta diyaliz kelimesinin anlamını bile bilmiyordum. Ancak yaşadıkça çok net bir şekilde anladım. Diyaliz bir nevi yapay böbrekti. Gün içersinde tükettiğim sıvı olan her neyse, çorba, çay, kahve, su, bunları vücudum hiçbir şekilde dışarı atamayıp, birikiyordu. Böyle olunca nefes darlığı, ödem, yüksek tansiyon ve kalp sıkışması, kramp, bilinç bulanıklığı gibi belirtiler gösteriyordu. Diyaliz de bu noktada işe yarıyor, vücudumdaki sıvıyı alıp, kanı temizliyor, rahat nefes almayı sağlıyordu. Bir nevi arıtma sistemi aslında.
İşte ben ve benim gibi hastaların hayatı, böbrek nakli beklerken bir yandan bir cihaza bağımlı olarak geçiyor. Sıvı tüketmeye korkar hale geliyoruz. Bu bütün hayatımızı etkiliyor.
Ülkemizde organ bekleyen yüz binlerce kişi var. Üstelik bunun sadece 94 bini kronik böbrek yetmezliği olan kişiler ve bu rakam günden güne artıyor. Ülkemizde organ bekleyen binlerce kişi organ kıtlığı sebebiyle hayatını kaybediyor. Organ nakli önündeki engelleri kaldırmalı, yanlış inanışları gidermeliyiz. Bir şeyleri değiştirebilme gücüne sahibiz. Neden hayattan ayrıldıktan sonra organlarımız çürüyüp gitsin ki? Başka insanların hayatını kurtarmak varken üstelik.
Pek çok kişi organ naklinden yanlış inanışlar yüzünden vazgeçiyor.
Oysa ki; Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 6 Mart 1980 tarih ve 396/13 sayılı kararına göre organ bağışı İslam dinine göre caizdir. Ayrıca, Dünya İslam Birliği Fıkıh Akademisi’nin 19-28 Ocak 1985 tarihli sekizinci dönem toplantısında 11 Şubat 1988 tarih ve 4/1 alınan kararla İslam dinine göre yine caizdir.
“Kim bir kimseye hayat verirse, o sanki bütün insanlara hayat vermişçesine sevap kazanır.” Maide suresi, ayet 32
“İnsan kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.” Kıyame suresi , ayet 3-4.
“Kendi yaratılışlarını unutmuş bize örnek veriyor. Bir de şöyle diyor; “Şu çürümüş kemiklere kim hayat verecek?” De ki: “Onlara hayat verecek olan, onları ilk kez yaratandır. O yaratmanın her türlüsünü bilir.” Yasin Suresinin, ayet 78 - 79
Mücadeleye destek verecek olan herkese sonsuz teşekkürler.
Fatoş