Türkiye'de 15 Temmuz 2016'da yaşanan başarısız "askeri" kalkışma bahane edilerek 20 Temmuz 2016'da ilan edilen, 2 yıl hukuki halen de fiili olarak devam eden OHAL rejimi sırasında yapılan haksız hukuksuz yargılamalarla mahkemeler sıradan insanların yasal ve rutin faaliyetlerinden terör suçu ve terörist imali yarışına girmişlerdir. Bunun sonuncunda her statüden onbinlerce-esnaf, öğretmen, öğrenci, asker, polis, hakim/savcı, doktor, ev kadını, memur, işçi-insanın en az 6 yıl 3 aya tekabül eden hapis cezaları bugünlerde giderek artan sayıda kesinleşmekte ve insanlar cezaevlerine gönderilmektedir. Bunların içinde erler, askeri öğrenciler, kalkışmayla hiçbir ilgisi olmayan diğer askeri personel, yüzde 98 engelli gaziler, yüzde 80 engelli kadınlar, 600 civarında çocuklu kadın, hasta ve yaşlı insanlar ve daha niceleri bulunmaktadır. Nitekim Şubat ayı içinde 84 yaşında bir insan, Nusret Muğla, cezaevinde hayatını kaybetmiştir. Fiziksel ve şahsi hallerden ziyade bu insanlar ceza yasalarını ihlal etmiş değildir. Bir kesime karşı uygulanan düşman ceza hukukunun sonucu olarak cezalandırılmaktadır. Netice olarak; Bu kişilerin ve yakınlarının yaşadığı diğer mağduriyetlerin daha sonra giderilebilmesi veya azaltılması bir nebze de olsa mümkündür ancak suçsuz yere cezaevine giren onbinlerce insanın, özgürlüğün bir saatinin bile telafisi mümkün değilken, yıllar süren özgürlük mağduriyetlerine son verilmesi en acil ve hayati bir meseledir. Bu nedenle 15 Temmuz 2016 Kalkışması bahane edilerek cezaevine atılan masum insanların derhal salıverilmesi için ivedi olarak af veya infaz düzenlemesi yapılarak mağdurlar salıverilmelidir.