Ülkemizde 6. yılına giren kalıcı yaz saati uygulaması, başta ülkemizdeki öğrenciler ve  çalışan vatandaşlarımız olmak üzere tüm halkımızı etkiliyor. Devlet yetkilileri tarafından tasarruf sağlamaya yönelik yapılandırıldığı düşünülen bu uygulama, kış aylarında erken kalkmak ve günlük çalışma düzenini erken planlayan insanlar için olumsuz sonuçlar doğuruyor. Bu uygulama ile gün doğmadan hayata başlayan insanlarda, sirkadiyen ritme (vücudun biyolojik saati) bağlı olarak kan dolaşımına giren birtakım hormonların vücutta salgılanım rutinleri bozuluyor. Metabolizmanın doğrudan etkilenmesinin yanısıra gün ışığı görmeden güne başlayan insanlarda kaygı bozuklukları, depresyon, motivasyon düşüklüğü gibi pek çok ruhsal boyutta da olumsuzluk söz konusu. Üstelik, bu uygulama ile enerji tasarrufu sağlandığı yönündeki görüşlere de bu alanda uzmanların çoğu katılmıyor. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ), bu uygulamanın ilk yılında, bir önceki yılın aynı ayına göre 7 milyar kilovatlık artış olduğunu söylüyor. 

Sonuçta ülkemiz vatandaşı olarak; kalıcı yaz saati uygulamasıyla sabah 7 de karanlık bir gökyüzüne uyanıp, öğrencilerin ilk derslerini floresan lambalar altında işlemesini, devlet dairelerinde gün ağarana kadar lambaların yanmaya devam etmesini, insanın gün ışığı ile ilgili hormonal dengesini tamamen göz ardı eden, tasarruf sağlamadığı da bilimsel olarak kanıtlanmış kalıcı yaz saati uygulamasının kaldırılmasını istemekteyim.