Ülkemizde tespit edilen vakalardan sonra, vatandaşlar olarak tedirginlik yaşıyoruz!

Virüsün tespit edildiği şehrin söylenebilir, karantinaya alınabilir, şehirdeki insanların sağlık tetkikleri karantina süresi içerisinde yapılabilir, bu süre içerisinde şehre giriş-çıkışların yasaklanması gerçekleştirilebilir. Şehrin gizli tutulması şu iki gün içerisinde bile insanları daha çok paniğe sürüklemiştir. En azından şehrin bilinmesi kişilerin şehre seyahatlerini azaltabilir. Eğitime zorunlu ara verilmesi, kimi "umursamaz" insanlar tarafından "tatil" olarak algılanmıştır, bunun haricinde pek çok insanın toplu seyahatler gerçekleştirmelerine sebep olmuştur. ( Şayet virüs büyük şehirlerden birindeyse, seyahat eden vatandaşlarımızın enfekte olup olmadıkları bilinmeksizin seyahat etmeleri, gittikleri şehirleri de riske atmaktadır.) Bunun yerine virüsün tespit edildiği şehirden insanların belli bir süre çıkmaları engellenebilir, bu engel durumunda şehirde kalan kişilere (öncelikle öğrencilere) devlet desteği sağlanabilir.

Dalga dalga yayılan korona virüsü, şayet salgın varsa şimdi olmasa bile bir iki hafta içerisinde asıl etkisini gösterecektir. Vatandaşlara "zorunda kalmadıkça, kalabalık yerlerde bulunmayın" uyarısı kimi insanlarca önemsenmeyecektir. Bu durumda ciddi önlemlerin alınmasında ve bu virüsün, salgına dönüşmemesi  için atılacak adımları yetkili merciler yapabilecektir.

Umreden dönecek vatandaşlar, sadece uyarılmakla kalmayıp karantinaya alınmalı, özel toplumsal etkinlikler ( düğün,eğlence, gece spor etkinlikleri, kıraathaneler, cuma namazları vb. gibi) uyarılarda kalmayıp, devlet desteğiyle engellenmeli ya da kontrol altına alınmalı. Özel sektörde çalışan insanlar, işleri elveriyorsa evden çalışabilmeli; dışarıda çalışması gereken kimselerin çalışma şartları devlet tarafından düzenli kontrollere tabi tutulmalıdır. Özel sektörün çalışanlar üzerindeki etkileri bu süreç içerisinde, devlet tarafından daha da güvence altına alınabilmeli, devlet gerekli müdahaleleri yapabilmelidir. Kamu çalışanları da aynı şekilde düzenli taramaya tabi tutulabilir. Askeri düzende, kısıtlamalar yalnızca er ve erbaşlara değil, tüm personellere de getirilmeli. Sosyal alanda; kafeler, açık ve kapalı tüm mekanlar düzenli kontrolden geçirilmeli, gerekirse faaliyetleri kısıtlanabilmeli .

İstanbul'da ikamet eden bir vatandaş olarak gözlemlerim ışığında, uyarı yapılmış olmasına rağmen pek çok mekan nüfus yoğunluğunu korumakta. Tek bir enfektenin kısa süre içinde pek çok kişiye bulaştırabileceği bu durumda, en ufak topluluk oluşumları bile kamusal alanın sağlığına tehdit oluşturmaktadır. 

Bu dönemde durumun ciddiyetini anlayabilecek insanlar olsa bile, devlet uyarılarını önemsemeyecek insan sayısı da bir hayli fazladır. Durumun ciddiyetini kayıp verdikten sonra anlamamalıyız. Durumun ciddiyetini iş işten geçtikten sonra, (İtalya örneği gibi) pek çok kayıp verdikten sonra anlamayalım. Atabileceğimiz tüm adımları Türkiye içerisinde "salgın" yaşanmadan atmalıyız.

İnsanlar mesajlarla, TV'lerde, Radyolarda, sokakta afişlerle vb. sürekli olarak bilgilendirilmelidir. Gerekirse belediyelerin (yeterli korunma koşulları altında) insanları bilgilendirebileceği saha çalışmaları gerçekleştirilebilir. Bu sürecin bir stok, panik, telaş durumundan ziyade önlemleri eksiksiz alabilmek, doğru ve planlı hareket ederek aşılabilir olduğu anlaşılmalı, toplum bunun üzerine bilinçlendirilmelidir. 

"Pandemi" kararı verilen bu süreçte alınan önlemler çok önemli olsalar da eksik kalabilirler, uyarılar bazı kimseler tarafından önemsenmeyebilir. İnsanlar, faaliyetleriyle başka insanların hayatlarını tehlikeye atmamalı, başka bir kişinin yaşama hakkına zarar verecek faaliyetlerde bulunmamalıdır. Bunun en kesin çözümü ve adımı ancak yetkili kurumlar tarafından gerçekleştirilebilir. Yetkili mercilerin desteklerini ve bu konuya kamusal alanda çok daha fazla dikkat etmesini talep ediyorum.

Önlemlerin artırılması için imzalamanız destek sağlayacaktır, şimdiden teşekkürler hepinize.