Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü gibi otoritelerin yenidoğan bir bebek icin öngördüğü “ilk 6 ay yalnız anne sütü”, “bebeğinizin ilk aşısı anne sütüdür” gibi tıbbi yönlendirmelerin maalesef çalışan anneler nezdinde karşılık bulması oldukça güçtür.

Analık halinde çalışma ve süt iznini tanzim eden kamu çalışanları ve işçiler hakkındaki kanun maddelerine bakıldığında, doğumdan önce 8 hafta doğumdan sonra 8 hafta olmak üzere toplamda 16 haftalık ücretli iznin öngörüldüğü bilinmektedir. Sağlık Bakanlığı ve DSÖ'nün ilk 6 ay yalnız anne sütü takvimi ile bu durum uyuşmamamaktadır. Ilk 8 haftadan sonra verilen 6 ay-3 saat, sonraki 6 ay-1.5 saat süt izni, özellikle büyükşehirlerde pratikte gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bir uygulamadır. Birçok kadın çalışanın kurumunda kreş imkanı bulunmamakta, dolayısıyla tanımlanan iznin bebeklerine ulaşmak için yolda geçeceği aşikar durumdadır.

Ayrıca doğumdan sonra verilen 8 haftalık süre, ne kadının ne de bebeğin mental ve fiziksel toparlanması için yeterli gelmemekte, anne ve bebek için dramatik ve travmatik bir süreci beraberinde getirmektedir. Emmek bir bebeğin en temel hakkıdır ve yalnız karnının doymasından ibaret değildir. Ruhsal beslenme, güven ve merhamet başta olmak pek çok insani duygunun gelişmesi için hayati öneme sahip bir ilişkinin adıdır. Dolayısıyla sağılıp bırakılan sütler, şefkatli anne kucağında emilen sütle aynı değildir.

Dünyanın büyük bir virüs sınavından geçtiği şu günlerde, güçlü bir bağışıklık sisteminin önemi bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Güçlü bir bağışıklık sisteminin kurucu ögesinin anne sütü olduğu bilinen bir gerçektir. Mevcut politikalar dâhilinde, toplum sağlığı da bir açıdan riske atılmakta, sağlıklı toplum ideali baştan kaybedilmektedir.

Konuyla ilgili bir diğer husus da, doğumdan itibaren tanımlanan ve yalnızca 10 gün olan babalık iznidir. Toplumumuzda yaygın bir gelenek olarak bir süre doğum yapan kadınların yanında anneleri veya eşlerinin anneleri kalabilmektedir. Esas zorluk, yardımcı olacak kimselerin kalmadığı zaman başlamakta ve baba desteği kesintisiz olarak o zaman aranmaktadır. Bu açıdan, babalık izninin kullanım zamanı kişinin talebine bırakılmalı ve süre arttırılarak anneye tam desteği ve bebeğe adaptasyonuna katkı sağlanmalıdır.

Talebimiz, annelik izninin insani ve tıbbi boyutlarının göz önünde bulundurularak yeniden yapılandırılmasıdır. Kadınlar; kariyerleri, finansal özgürlükleri, aile bütçelerine katkıları ile çocukları ya da çocuk sahibi olma arzuları arasında bırakılmamalıdır. Ilk 6 ay ücretli tam izinli olmak üzere, devamında süt izni saatleri yeniden düzenlenmelidir. Babalık izni de en az 1 ay olarak yeniden tanzim edilmeli ve kullanım tarihi ilk 6 ay içinde kişinin talebine/ihtiyacına göre belirlenmelidir.